Bademcik İltihabı
Bademcikler lenf düğümcükleridir. Ağzınızın gerisinde her iki yanda birer tanedir. Diğer görevlerinin yanında ağıza giren zararlı mikroorganizmaları filtre etmek de vardır. Fakat çok fazla bakteri girince direnemezler. iltihaplanır ve şişerler. Buna bademcik iltihabı (tonsilit) denir. özellikle çocuklar arasında çok yaygındır.
En sık rastlanan belirtileri boğaz ağrısı, baş ağrısı, ateş ve üşüme, titreme, boğaz ve çenede ağrıyan bezler.
bol bol dinlenin, yumuşak yiyecekler yiyin ve boğazınızı rahat-atacak sulu gıdalar alın. Ilık tuzlu suyla gargara yapmak ağrıyı azaltır.
Geniz Eti
Geniz eti burnun arkasındaki boşlukta yer alan diğer bademciktir. Muayenede bu küçük bademcikler görülmez. Solunum yollarını dışarıdan gelen virüs ve mikroplara karşı korur.
Burun eti sık sık mikrop kaparsa büyür, bir mikrop yuvası haline gelir ve devamlı boğaz, kulak ve burun hastalıklarına neden olur.
Adenoid hipertrofisi belirtileri süt çocukluğu döneminde başlayabilir. Uyku bozuklukları, iştahsızlık, horlama yanında bazen de burun kanadı solunumu gibi zor nefes alma belirtileri görülebilir.
Faranjit
Yutağın arka duvarındaki örtücü dokuda meydana gelen bir iltihaplanmadır. Bu ya tahriş olmadan veya bakteri enfeksiyonundan ileri gelebilir
Faranjit belirtileri Yutağın arka kısmında ağrı, yutmakta zorluk ve ateş. Bu belirtilerin dışında çok kez kırıklık da olmaktadır.
Boğaz Reflüsü
Mide, kendisine gelen yiyecekleri sindirebilmek için asit salgılar. Mide içeriğinin ve sıvısının mide dışına çıkmaması için var olan kapakçık sistemi mide sıvısının mideden dışarı kaçağını önlemeye çalışır. Mide ile yemek borusu arasındaki uygun çalışmadığı zaman, midenin asitli içeriği yukarıya yemek borusuna doğru kaçar. Yemek borusu ile boğaz arasındaki kapakçık çalışmadığı zaman ise, mide içeriği aside, mide içeriğine ve safraya karşı çok daha hassas olan boğaza ve larinkse yani ses tellerine kadar ulaşır. Bu duruma ise, reflü adı verilir.
Bu reflü yaygın olarak bilinen mide reflüsundan farklıdır. Boğazda olan üst reflü gün içinde ve ayakta daha fazla iken, mide reflüsü yatarken daha sık ve rahatsız edicidir. LFR gelişiminde gırtlak ve yutak dokularının hassas yapısı ve bazı sinirsel refleksler, yemek borusu hareketleri de önemli role sahiptirler.
Baş-boyun Kanserleri
Baş ve boyun kanserlerin de en önemli etken uzun süre sigara ve alkol tüketimidir. Kanserin yerleştiği bölgeye bağlı olarak boyunda şişlik, ses değişimi, dudakta büyüme, ağız/ burun/ boğazda kanama, ciltte renk değişimi, yutma güçlüğü ve devamlı kulak ağrısı belirtileri görülür.
Baş ve boyun kanserlerinde gırtlak kanseri, burun arkası kanseri, ses teli kanseri, bademcik kanseri ve üst yemek borusu kanseri en sık görülen kanser türlerindendir.
Tedavi hastalığın yerleştiği bölgeye, tipine ve evresine göre değişiklik gösterir. Tedavide cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri ayrı ayrı veya bir arada kullanılabilir.
Yutma Güçlüğü ( Disfalji)
Yutma güçlüğüne özellikle yaşlılarda olmak üzere tüm yaş gruplarında yaygın olarak rastlanır. Yutma güçlüğü yemeklerin ve sıvıların ağızdan mideye geçmesi sırasında zorluk hissetmeyi ifade eder.
Bu duruma çoğu tehlikeli olmayan ve geçici olan birçok faktör neden olabilir. Yutma güçlüğü nadiren tümör veya ilerleyici nörolojik hastalık gibi daha önemli patolojiye işaret eder. Kısa bir süre içerisinde yutma güçlüğü kendiliğinden iyileşmez ise kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Horlama
Horlama, uyku sırasında, üst solunum yolunu oluşturan burun, damak, küçük dil gibi yapıların birlikte ya da ayrı ayrı çökmelerinden ve titreşimlerinden kaynaklanan rahatsız edici bir gürültü olarak açıklanabilir.
Sebepleri
Tedavi
Basit horlamalar alınan basit önlemlerle operasyona gerek kalmadan geçebilir. Bu önlemler kilo vermek, akşam yemeklerini erken yemek vb. önlemler olacaktır.
Horlamada temel tedavi horlamanın nedenini tespit ederek nedene yönelik tedavi yapmaktır.
Uyku Apnesi
Uyku apnesi, uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalıktır. Bazen horlama, uyku apnesi ile birlikte olabilir. Bu ciddi durumda hava yolu tam kapanarak solunum tamamen durur. Uyku apnesinde şiddetli horlamayı 10 saniye veya daha fazla sessizlik izler. Giderek azalan kan oksijeni ve artan karbondioksit vücuda uyan sinyalini verirler ve kuvvetli bir soluk ile gürültülü bir horlama oluşur.
Uyku apnesi tedavi edilmezse yüksek tansiyon, gürültülü horlama, yorgunluk, aşırı sinirlilik, depresyon, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, sabah baş ağrısı, kontrol edilemeyen şişmanlama, uykuda terleme, sık idrara çıkma, mide yanması gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Uyku laboratuvarlarında kişinin gece uykusunun incelenmesi izlenmesi sonucu kesin tanı konabilir.
Uyku apnesi için yapılan en sık operasyon, tıp dilinde “UPPP” diye bilinir. Bu operasyonda bademcikler alınır ve sert damak arkasında aşağıya doğru sallanan “uvula” küçültülerek dokular gergin hale getirilir.